Hac Sûresindeki Kıyamet Sahnesi
1 - Ey insanlar Rabb'inizden korkunuz. Çünkü kıyamet anının sarsıntısı müthiş bir olaydır.
2 - O sarsıntı ile karşılaştığınız gün bütün çocuk emziren kadınlar memedeki çocuklarını bir yana bırakıverirler, bütün hamile kadınlar çocuklarını düşürürler, insanları sarhoş gibi görürsün, oysa sarhoş değildirler. Ama Allah'ın azabı ağırdır.
Oldukça şiddetli, son derece korkunç bir giriş. Dehşetinden, kalplerin tiril tiril titrediği bir sahne... Tüm insanlara yönelik kapsamlı bir çağrı ile başlıyor:
"Ey insanlar."
Onları Allah'dan korkmaya çağırıyor.
"Rabb'inizden korkunuz."
Ayrıca onları o zorlu günün dehşetinden sakındırıyor.
"Çünkü kıyamet anının sarsıntısı müthiş bir olaydır."
Bu şekilde genel bir korkutma ile başlıyor. Ve belirsiz bir ifade kullanılıyor. Bu belirsizlik etrafa dile getirilmesi oldukça güç bir dehşet havası yayıyor. Şöyle deniyor: Bir sarsıntı... Ve bu sarsıntı "büyük bir şeydir." Hiçbir açıklama, hiçbir tanım yapılmıyor...
Sonra ayrıntıya geçiliyor. Birdenbire korkutmanın sınırlarını aşıyor. Daha dehşet verici oluyor. Bir de bakıyoruz, yavrusunu bir kenara bırakan tüm emzikli anaları kapsayan bir sahne ile karşı karşıyayız. Bakıyorlar ama bir şey göremiyorlar. Hareket ediyorlar ama bilinçli değil. Bu sahne öte taraftan karşı karşıya kaldığı dehşetin yarattığı korkunun etkisi ile karınlarındakileri düşüren hamile kadınları da kapsıyor. Bir de sarhoş insanlar yer alıyor sahnede. Ama aslında sarhoş değildirler. Boş ve baygın bakışlarından, yürürken sağa sola yalpalayışlarından sarhoş gibi görünüyorlar. Sürekli dalgalanıp duran yoğun bir kalabalığın yer aldığı bir sahnedir bu. Daha okunur okunmaz gözler bu sahneyi görecek gibi oluyor. Bu arada insan düşüncesi de o andan itibaren sahnenin etkisine girmiştir. Ama gözle görülür derecede somutlaşan bu dehşet onu da şaşkına çeviriyor. Artık korku doruklara çıkmış gibidir. Bu eni boyu ölçülemeyen canlı bir dehşettir. Sadece insanların ruhları üzerinde bıraktığı etki ile ölçülebilir. Emzirdikleri yavrularını unutan analar üzerindeki etkisi ile bilinir. Oysa analar, insanın aklını başından alıp götüren dayanılmaz bir dehşetle karşı karşıya kalmadıkları sürece, ağızları memelerinde olan yavrularını unutmazlar. Bu dehşetin boyutları karınlarındakileri düşüren hamile dişiler, sarhoş olmadıkları halde sarhoş gibi görünen insanlar üzerindeki etkisi ile değerlendirilebilir:
"Ama Allah'ın azabı ağırdır."
Hiç kuşkusuz bu, çok şiddetli etkiye sahip, şu kalpleri tiril tiril titretecek kadar korkunç bir giriştir.
ALLAH HAKKINDA ÇATIŞAN GRUPLARIN SONU
19 - Karşımızda Allah konusunda çatışan, iki çelişik inançlı insan kesimi, iki karşıt grup var. Bunlardan biri olan kâfirler için ateşten elbiseler biçilmiştir. Başlarından aşağıya kaynar sular dökülür.
20 - Bu kaynar sular karın boşluklarındaki organlarını ve derilerini eritir.
21 - Ayrıca onlar için demirden kamçılar hazırlanmıştır.
22 - Onlar çektikleri acının baskısı altında cehennemden her çıkmak istediklerinde "kavurucu azabı tadınız"diye paylanarak oraya geri püskürtülürler.
23 - Buna karşılık Allah, iman edip iyi ameller işleyenleri, altlarından çeşitli ırmaklar akan cennetlere yerleştirir. Orada altın bilezikler ve inciler takınırlar. Giydikleri elbiseler ipekten olur.
Son derece sert, gürültülü, hareket dolu, ifadenin ahenginin uyanmasını sağlayacak şekilde uzanıp giden, hayallerle iç içe bir sahnedir... Bu sahne yenilenip dururken insan hayalı, hızına ayak uyduramıyor adeta.
İşte bunlar ateşten elbiselerdir. Kesilmiş biçilmiş duruyorlar. Bu da kaynar sudur. Başlardan aşağıya dökülüyor. Bu kaynar su başlardan aşağıya döküldüğünde deriyi, içindekilerle birlikte karınları yakıyor, haşlıyor. Bu da ateşte kızgın hale getirilmiş demirden bir kırbaç, su da gittikçe şiddetlenen, insan gücünü aşan azaptır.:. "Kâfirler" kavurucu sıcaktan, kaynar sudan, büyük acı veren darbelerden bunalıyorlar. Bakın işte, oldukça sert bir şekilde geri çevriliyor, azar işitiyorlar.
"Kavurucu azabı tadınız."
İnsan hayalı bu sahneleri birinci halkasından son halkasına kadar izliyor. Bu azaptan kurtulma girişimleri ile sert bir şekilde geri çevrilme halkasına gelince yeni baştan sunmaya başlıyor:
İnsan hayalı, bir başka tarafa yönelmedikçe ayetlerin sunduğu yeni bir konuya geçmedikçe bu sert ve sürekli yenilenen sahneyi izlemekten kendini alamıyor. Konunun özü şudur: İki hasım var, Rabb'leri hakkında çekişiyorlar. Rabb'lerini inkâr edenlerin korkunç akıbetlerini az önce izlemiştik. Rabb'lerine iman edenler ise, altlarında ırmaklar akan cennetlerdedirler. Giysileri de ateşten değil, ipektendir. Bunun üzerine altından ve inciden süsler asarlar. Yüce Allah onlara sözün en güzelini göstermiş, en beğenilen yola iletmiştir onları. Konuşmalarında veya yollarında bile bir zorlukla karşılaşmazlar. Buna göre güzel söze, övünülen yola iletilmek de bir nimettir. Bu yüzden nimet sahnesinde; güven, kolaylık ve başarı nimetlerinin yer aldığı sahnede söz konusu ediliyorlar.
İşte Allah hakkında çekişen tarafların sonu. Bir grup şurada, diğeri de şuradadır. Şu halde apaçık ayetlerle yetinmeyen, bir bilgiye, bir kılavuza, aydınlatıcı bir kitaba dayanmaksızın Allah hakkında tartışmaya girenler bu akıbetin üzerinde düşünsünler.