Rahman Sûresindeki Kıyamet Sahnesi

37 - Gök parçalanıp da kırmızı gül renginde bir yağ eriyiğine dönüştüğü zaman;

38 - Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?

39 - O gün ne insana ne de cinne suçu sorulmaz.

40 - Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?

41 - Suçlular yüz ifadelerinden tanınarak perçemlerinden ve ayaklarından yakalanırlar.

42 - Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?

43 - İşte suçluların yalanladıkları cehennem budur.

44 - Cehennem ile kaynar su arasında mekik dokurlar.

45 - Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?

Evet; "Gök parçalanıp da kırmızı gül renginde bir yağ eriyiğine dönüştüğü zaman.

Kırmızı gül renginde, fakat yağ sıvılığında.

Kıyamet günü evrenin nasıl olacağına ilişkin ayetlerin toplamı, o gün bütün gezegenlerin, yıldızların ve gök cisimlerinin büyük bir yıkıma uğrayacaklarını, yörüngelerini ve hareket düzenlerini kaybederek kaosa düşeceklerini bildirmektedirler. Yukarıda okuduğumuz ayetin de aralarında bulunduğu bu ayetlerin başlıcalarını şimdi birlikte gözden geçirelim:

"Yer sarsıldıkça sarsıldığı, dağlar ufalandıkça ufalanıp da toz duman haline geldiği zaman".(Vakıa suresi, 4-6)

Göz kamaştığı, ay tutulduğu, güneş ile ay bir araya getirildiği zaman".

"Güneş dürüldüğü, yıldızlar karardığı, dağlar yürütüldüğü, on aylık gebe develer başıboş bırakıldığı, vahşi hayvanlar bir araya toplandığı, denizler kaynatıldığı zaman." (Tekvir suresi, 1-6)

"Gök yarıldığı, yıldızlar boşluğa dağıldığı, denizler birbirine akıtıldığı zaman."

"Gök yarıldığı, ona yaraşır biçimde Rabbine kulak verip boyun eğdiği, yer genişletildiği, içinde olanları atıp boşaldığı, ona yaraşır biçimde Rabbine kulak verip boyun eğdiği zaman." (İnşirak suresi, 1-5)

Gerek bunlar, gerekse aynı konuyu ele alan diğer ayetler o gün tüm evreni etkileyecek olan o dehşetli olaya işaret ederler. Bu olayın iç yüzünü yüce Allah'tan başka hiç kimse bilmez.

Evet; "Gök parçalanıp da kırmızı gül renginde bir yağ eriyiğine dönüştüğü zaman;

Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?"

Devam ediyoruz:

"O gün ne insana ne de cinne suçu sorulmaz: "

Bu tablo, o bol tanıklı günün tablolarından biridir. O gün değişik tablolar gerçekleşecektir. Kiminde kullar sorguya çekilecektir. Kiminde kullara hiçbir soru sorulmayacaktır. Kiminde herkes kendini savunmaya girişecektir. Kiminde sorumluluğu, suçu ortağının üzerine atacaktır. Kiminde konuşmaya. tartışmaya, çekişmeye izin verilmeyecektir. Kısacası o gün uzun, bitmez bir gündür. Her tablosu dehşet dolu ve bol tanıklıdır.

SUÇLULAR VE CEHENNEM

Bu ayette hiçbir insana ve cinne günahlarının sorulmayacağı tablodan söz ediliyor. Çünkü o tabloda herkesin niteliği ve davranış birikimi biliniyor. Kötülük izleri kara lekeler halinde ve iyilik izleri beyaz parıltılar halinde yüzlerde belirir. Gerek bu belirtiler gerekse o belirtiler yüz hatlarında okunur. Böyle bir durumda yalanlama ve inkâr etme olur mu?

"Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?"

"Suçlular yüz ifadelerinden tanınarak perçemlerinden ve ayaklarından yakalanırlar."

"Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?"

Bu sahne hem korkunç ve hem de korkunçluğunun yanı sıra küçük düşürücüdür. Çünkü suçluların ayakları yüzü ile birleştiriliyor. Sonra bu biçimde, karga tulumba cehenneme atılıyorlar. O anda yalanlama ve inkâr etme olur mu?

Bu sahne gözler önünden geçerken, suçluların perçemlerinden ve ayaklarından tutulup cehenneme atılma işlemleri sürerken ayet, bu gösterinin izleyicilerine dönüyor. Onlar sanki bu sure okunurken oradadırlar. Kendilerine şöyle sesleniliyor:

"İşte suçluların yalanladıkları cehennem budur: "

İşte şimdi gördüğünüz gibi o önünüzdedir. Devam ediyoruz:

"Cehennem ile kaynar su arasında mekik dokurlar.

"Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?"

Isısı son derece yüksek bir su. Sanki ateşte pişen bir yemek! Cehennemliklere cehennemin kendisi ile bu kaynar sıvı arasında mekik dokutulur. Bakın, işte şu anda onlar bu iki azap kaynağı arasında gidip geliyorlar.

MÜ'MİNLER VE CENNET

46 - Rabbinin huzuruna çıkacağı andan korkanlara cennette bir konut verilecektir.

47 - Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?

48 - Bu cennet konutlarının bahçeleri sık dallı ağaçlarla kaplıdır.

49 - Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?

50 - Bu iki konutta birer pınar akmaktadır.

51 - Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?

52 - Bu konutların bahçelerindeki ağaçlarda her meyvanın iki çeşidi vardır.

53 - Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?

54 - Bu konutlarda ağırlananlar astarları yaldızlı atlastan minderlere yaslanırlar. Her iki konutun bahçelerindeki ağaçların meyvaları yere yakındır, kolayca devşirilebilirler.

55 - Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?

56 - Bu konutlarda gözleri erkeklerinden başkasını görmeyen, daha önce ne insan ve ne de cin kökenli bir erkeğin, el değdirmediği eşler vardır.

57 - Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?

58 - O eşler sanki birer yakut ve mercandırlar.

59 - Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?

60 - İyiliğin, iyilikten başka bir karşılığı olabilir mi?

61 - Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?

62 - Bu iki cennet konutunda ali düzeyde iki cennet konutu daha vardır.

63 - Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?

64 - Bu konutların renkleri koyu yeşildir.

65 - Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?

66 - İki konutta sürekli kaynayan iki pınar vardır:

67 - Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?

68 - İki konutun bahçelerinde de çeşitli meyva, hurma ve nar ağaçları vardır.

69 - Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?

70 - O konutlarda iyi huylu, güzel kadınlar vardır.

71 - Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?

72 - O kadınlar ceylan gözlüdürler ve çadırlarının dışına hiç çıkmazlar.

73 - Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?

74 - Daha önce onlara ne cin ne insan kökenli hiçbir erkeğin eli değmemiştir.

75 - Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz

76 - Bu konutlarda ağırlananlar yeşil yastıklara ve güzel işlemeli minderlere yaslanırlar.

77 - Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?

78 - Kerem sahibi, ulu Rabbinin adı ne yücedir!

İncelediğimiz Kur'an surelerinde ilk kez "iki cennet" deyimi ile karşılaşıyoruz. Bu iki cennetin, bildiğimiz büyük cennetin bölümleri olması en yakın ihtimaldir. Fakat özel olarak anılmaları, düzeylerinin yüksekliği yüzünden olabilir. Vakıa suresini incelerken cennetliklerin başlıca iki gruptan oluştuklarını, bu grupların "öncüler" ile "amel defterleri sağ ellerine verilenler" olduklarını göreceğiz. Bu iki gruba sunulacak nimetler birbirinden farklı olacaktır. Burada sözü edilen iki cennetin yüksek mertebeli bir gruba ayrıldığını düşünebiliriz. Bu yüksek mertebeli grup, Vakıa suresinde sözü edilen "öncüler" grubu olabilir. İlerideki ayetlerde iki başka cennetten daha söz edildiğini göreceğiz. Bu cennetlerin de bu öncü" grubu izleyen cennetliklere ayrıldığını düşünüyoruz. Bu grup "amel defterleri sağ ellerine verilen"lerin grubu olabilir.

Yüce Allah'ın evrendeki, yaratıklar üzerindeki ve ahiretteki nimetlerini gözler önüne seren bu surenin bitiminde son çarpıcı mesajla yüz yüze geliyoruz. Bu mesaj, kerem sahibi yüce Allah'ın adını saygı ile anıyor. O ki, tüm canlılar ölüp yok olduktan sonra onun keremli varlığı sürekliliğini devam ettiriyor.

"Kerem sahibi, ulu Rabbinin adı ne yücedir!"

Tam da "Rahman" suresine uygun bir bitiştir bu.